Değişim sürekli varolur.
Fakat gelişim?

Bir nehirde iki sefer yıkanılmaz, sözü sizlere neyi çağrıştırıyor doğrusu merak ediyorum. Herakleitos, nehir ifadesini neden kullandı? Bir nehirde gerçekten iki defa yıkanılamayacağı için mi, yoksa her şeyin sürekli değiştiğini düşündüğü için mi?

Ona göre, varolan her şey değişiyordu. Bir saniye önceki ben, eski ben'dim. Nehir de sürekli akıp gittiği için 'yeni bir nehir'. Fakat hayatımız için değişim, gelişimle aynı anlama mı geliyor?

Gelişim odaklı bireyler haline geldiğimizde, bizi yalnızca bir öngörü karşılar. Değişim!
Gelişim varsa, değişim kaçınılmazdır. Fakat değişim, gelişimeye giden bir yol değildir her zaman. Bu gibi kavramsal hatalara düşmemek için dikkatli olmamız gerekiyor. Değişimi, gelişimle karıştırmamalıyız. Çünkü sürekli değişirken, gelişmekten korkuyoruz. Hem birey olarak, hem de toplum olarak.
Korkuyoruz çünkü sürekli bir şeylerin, değiştiğinin farkındayız. Fakat bu değişimden de korkmamız sebebi onun sürekli gelişiyor oluşu değil, daha da kötüye gidecek olduğuna endişemiz.
Bu yersiz endişenin birçok farklı kaynağı var, öncelikle, biz ve yersiz endişemiz.

Değişim için gelişimden korkmamalıyız. En azından bunu öğrenmeliyiz. Rönesans'ı biliyorsunuz, o insanların korktuklarını düşünün. Bu sanat eserler, bu makaleler kimbilir kaç yüzyıl sonra elimize geçecekti. Ya da antik yunan filozoflarını, aklın ve düşüncenin yolunu izlememiş olsaydı o patlayan merak kıvılcımı, ne zaman yakacaktı başka coğrafyaları?
Rönesans İle İlgili Bir Görsel

Aralarından bir azınlık çıktı, korkmadıklarını söylediler. Asilce hemde, zor durumda geriye kaçacak gibi değil.
Tüm baskı ve kısıtlamalara rağmen, topluma hakikati gösterene kadar. Gelişmeyi savundular, yenilikçiliği, adım atmayı. Sonucunda insanlar bunu fark etti.Ve değiştiler, iyi yönde! Bizim ne yaptığımızı soralım, ne yapıyoruz? Hayat için nasıl bir girişimde bulunduk?
Çağımızın tüm imkanlarına rağmen ne yazık ki o adımı atmış değiliz. Belki engel oluyorlardır, belki başkalarına göre daha az yetenekliyizdir, bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey var, asla imkansız diye bir şey yoktur. Bunu görmek mi istiyorsunuz, insanlığa bakın. Yalnızca bakın. Şimdi yapılan şeylerin daha 20-30 sene önce yapılıabilirliği herkes tarafından düşünülüyor muydu?
İnsanoğlu gelişimde o kadar ilerledi ki, gelişimin hızında dolayı öğrenmeyi unuttu.
Gelişimi tutamıyoruz. Engel olmayacaksak, neden katkımız olmasın?

Neden  vizyoner bir yapı yönünde değişmeyelim? Bizim yapacağımız katkı nedir, hiçbir şey mi?
O zaman başlama vakti, aydınca, çalışarak, girişimlerde bulunarak varlığımızı hissettirme zamanı.
Korku, hayali bir sınırdan başka bir şey değildir. Korku en güçlü insani duygu olabilir fakat yanılgı da öyle değil midir?
Birey olarak, toplum olarak bilim ve sanatın iplerine tutunmalı ve hayatı yaşanılabilir bir yer haline getirmek için gelişmeli ve değişmeliyiz. Değişim, herhangi bir sebepten dolayı yavaşlayabilir fakat gelişimi yalnızca cehalet durdurabilir.

Hoşçakalın.