En çok yakınlığım konulardan birine değinmek istiyorum bugün.

   Egoistlik ve Özgüvenin karıştırılması hakkında.
Küçük dağları ben yarattım, ben en iyiyim, herkesten üstünüm, en seviyeli benim.
" Zirvedeyim canım, bağır sesin duyulmuyor! "
Ne zirvesi? Balkona çıkalım hep birlikte (!)
Nerenin zirvesi, nasıl çıktın oraya?
Nasıl bir ego bu?
En yakınlarımdan bilirim, egoistliği.
Hatta her insanda bir parça vardır bence, aslında duyguların hepsinden bir kaşık almışızdır. Ancak bunun bir derecesi var, bir sınırı var. Değil mi ama !
Birde egoistliğe özgüven diyenler var. Açıksözlülüğü ve hakaret etmeyi karıştırdıkları gibi.

    Özgüven ruhunun & aklının, bedeninle birlikte uyum içinde yaşamasıdır. Özgüvenli olmak, girişimci yanın çocukluğundan beri hiç eskimediğini gösterir.
 Ha özgüvenliyiz  mükemmel mi olduk?  Hayır. Kimse mükemmelde olmak zorunda değildir. Fakat özgüvenli olmayı, mükemmel olacağım diye egoya bağlayan insanları da tanımıyor değiliz. Aynı durum diğer kılıf uydurduklarımız içinde geçerli.

Velhasıl, en temel öğretimiz bence şu olmalıdır; ölçü. Çünkü ölçülü olan biri, sofradaki her şeyden yararlanabilir fakat aşırıya kaçan birinin önündekine tamahı yüzünden kafasını kaldırıp diğer nimetlere bakma fırsatı olmaz, olamaz.