Küçücük bir kıvılcım ile başlar. Üzerine şarkılar, şiirler, romanlar yazılır. Filmler çekilir. Nerde ve nasıl başladığını hiçbir şekilde idrak edemeyiz, etmemize de fırsatımız olmaz zaten.
Bu yüce duyguya aşk diyorum ben. 

Her ne kadar beyinde gerçekleşen olaylardan ibaret olsa da, kalple özdeşleşmiştir aşk.
İnsan aşık olunca yalnızca kalbiyle sevmez, bütün ruhuyla aşık olur insan. Mutluluğu da acıyı da bütünleşen duygular yaşar.
Aşk, tek taraflı olunca kendi kendine çekersin o hissi. Bir rüya aleminde yaşarsın onu, Cemal Süreya'nın dediği üzere:

                      Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor...

Haklıydı. Bu bir  yanılgıya dönüşüyor, bir ümit uğruna çıldırıyor insan.
Her ne kadar sevmediğini bilsekte, bekleriz, farkında olmadan bekleriz. Hem Nazım dememiş miydi:

                          Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
                        Fakat asla ümitsizliği değil...


Doğrusu karşılıklı bir aşk yaşanılabilecek en muteşem duygudur. Ruhun ve aklın, anlamlı bir birliktelik içerisinde çalışmaz. Ruhunu isterse, düşünmeden verebilirsin.
Aşk, hayata bağlanma sebebidir arkadaşım! Can Yücel haykırsa da
                         
                       Bağlanmayacaksın bir şeye,
                       Öyle körü körüne...

buna uyulmayacağını iyi biliyordu.         


Aşkı yaşamak, belki her insana nasip olmuyor fakat yakaladığında, orada biraz garipleşiyor durumlar çünkü yakaladıktan sonra yakıyor, yakmadan aşk mı olur?
Bir ilişkiye başladığında bazen, fikirler, hayatlar. hayattan beklentilerimiz de uyuşmuyor belki fakat tek bir noktada birleşiyor insan, sevgilerinde. Peki insanlar her zaman böyle mi, hayır!
Bu bir süreden sonra hislerimizi köreltiyor, sıkıyor, bitiyor o bitmez dediğimiz aşk.
Ama bir türlü kopamıyoruz, buna da alışkanlık deniliyor. En kötüsü de bu değil mi? Sevgi yok, alışkanlık var. Tahammül etmeye çalışırız artık! Dayanma gücüne dayanır artık bu.
Çok acı bir durum. Aşkın bitip alışkanlığın konuşma hali. Nasıl kötü. Aşkın bittiğinin farkına varmadan evleniyor insanlar, mutlu çift imajı verip içten içe ya ters giden bir şey var algısı her zaman akıllarında. Tahammül ediyorlar birbirlerine, uğraşıyorlar. Birliktelikleri için mücadele ediyorlar. Farkına varıyorlar. Bitiriyorlar daha sonrada! Olan yalnızca onlara olmuyor, bencilliğin birere yansıması olarak, çocuklara oluyor.
Boşanma davalarının yüzde büyük bir kısmı bu nedene bağlı olarak gerçekleşiyor.
Alışkanlık, ne acı bir durum biten bir aşkın ardından.